Ne düşünüyorsun? Sence bu eşitsizliğin sebebi kadınlar mı, erkekler mi, toplum mu? Ya da cinsiyet eşitliğini kadınlar mı sağlayacak, erkekler mi, toplum mu, hepimiz mi? Pek tabii İNSANLIK meselesi arkadaşlarım. Kadınının da, erkeğin de, toplumun da… Yeryüzünde var olmuş, yaşamış, ölmüş her insanın meselesi. Ama her sorunda olduğu gibi eğer parçalara ayırmazsak sorunu ve odağı dağıtmaktan ve sadece birbirine karşı gerginleşen, ötekileştiren adımlar atmaktan ileriye gidemiyoruz. Bu soruların derinliği anlamında konuyu üçe bölmeyi ve her bir yazımda bir kısmını ele almayı sizlere bir bakış açısı sağlamak adına uygun buldum. Son yazıda hepsinin senkronize bir şekilde gelişmesinin faydalarını aktaracağım.
Gelin önce bu konuyu bu yazıda kadın meselesi olması tarafından ele alalım.
Onları da üçe bölelim. Genç Kızlar, Yetişkin Kadınlar ve Olgun Kadınlar… Tıpkı Carl Gustav Jung’un kadın arketipleri gibi…
Genç kızlarımızdan başlayalım… Ataerkil yanılsamalar ister büyük şehirde ister küçük yerleşim yerlerinde olsun tüm genç kızlarımız farklı duygusal ve davranışsal durumlar olarak etkiliyor. Göçlerin bu kadar yoğun olduğu bir ülkede ise tabii ki bunlar artık birbirine de bazı alanlarda karışmaya başlıyor…
Bu ülkede genç kızlarımızı baskılama, susturma, okutmama, cinsel istismar, şiddet, yöresel olarak erken yaşta evlendirme, başlık parası, kadın bedeninin üzerinde günlük hayatı engelleyen pek çok farklı tabular var. Bu başlığın dünya çapındaki geldiği vahamet, ve insanlığın yüz karası durumunu günlerce konuşabiliriz. O kadar farklı yansımaları var ki… Dünyada 15- 49 yaş aralığında kadın sünneti geçirmiş 200 milyon kadın olduğunu biliyor muydunuz? Ülkemizde bunun bir istatistiği yok diye bir notu da ekleyelim buraya. Ancak bu travmayla yaşayan kadınlar olduğunu maalesef biliyorum.
Türkiye’de şehirde yaşayan genç kızlarımızın da yine bu yanılsamaların içinde cinsel istismar, kusursuz olma, cesaretsizlik, kendini ifade edememe, kendi olamama gibi farklı sorunları var. Bunların hepsini fiziksel ve ruhsal istismar, ya da ataerkil evrimleşmemizin bir sonucu olarak görmek lazım.
Bütün bu travmatik eril zihniyetin sonuçlarını ise fiziksel anlamda doğurganlık sorunları, adet düzensizlikleri, sancıları, polikistik sendromlar, ilerleyen yaşlarda sağlıksız cinsellik, kadınsal kanser türleri gibi pek çok hastalık olarak, ruhsal olarak da ilişki problemleri, korkaklık, çekingenlik, mutsuzluk, yetersizlik, değersizlik, gerginlik, sağlıklı düşünememe, karar alamama ve bir esaretin içinde yaşamla ödüyorlar. Sonrasında gelişiyor, belki anne oluyor ve taşıdıkları tüm problemleri aile kurumuna ister istemez yansıtıyor, kocaman kalkınmaya katkıdan uzak bir yaşam sürüyorlar.
Gelelim yetişkin kadınlara…
Sürdürülebilir kalkınma dediğimiz zaman yetişkin kadınların bunun bir parçası olamama sebeplerinin arasında geçmişten taşıdıkları içsel engeller ve toplumsal destek göremiyor olma durumuna yönelmek gerekiyor. Kadınların siyasi, ekonomik ve sosyal hayatın karar verme süreçlerine tam ve etkin bir biçimde katılımlarının ve kadınlara karar verme mekanizmalarında, her düzeyde lider olabilmeleri için eşit fırsatlar tanınmasının güvence altına alınması hali hazırda UNDP’nin bir gündemi.
Ancak bunu gerçekleştirecek içsel güçte yetişkin kadınlara ihtiyacımız var. İşte bu hem yetkinlik bazında gelişmiş, aynı zamanda bilinçli, dengeli, sağlıklı hem de aynı şekilde tabularından arınmış özgür ve özgün kadın yolculuğuna işaret ediyor.
Yetişkin kadınların bu duruma gelebilmesi için aşması gereken pek çok ruhsal, davranışsal ve tabii ki aynı şekilde fiziksel sorunları var. Ataerkil yanılsamaların en büyük çıktısı olarak kırsal kesimlerdeki kadın hep çalışan, sorumlulukları üstelenen, hem anne olan hem fedakarlık adı altında onore edilip ezilen, hırpalanan, sonrada dişiliklerini kaybettiği için aldatılan, hor görülen. Yaşadığı en ufacık bir rahatsızlıkta bile dışlanılan. İşin gerçeği gerekli saygıyı görmeyen. Yaşam kalitesi içinde şehir kadınının da belki doğal beslenme farkını yaşayan, ya da kapitalist kaygı ve stresinin göreceli olarak daha az olduğu yaşamlar süren... Önce evde babaya hizmetle büyümüş sonra da evlendiği kocasının maddi manevi esaretinde olan. Ekonomik kaynaklara ulaşma, toprak ve diğer mülk türlerine sahip olma ve üzerlerinde kontrol kurabilme, finansal hizmetler, miras ve doğal kaynaklara erişimleri gibi konularda eşit haklara sahip olmayan.
Ve tabi tüm bunları destekleyen, pek çok tecrübesi olan olgun kadınlara da ihtiyacımız var. Sorunun üçüncü bölümünde onlarında ataerkil yanılgılarla bu süreçte yetişkin ve genç kadınlara vereceği destekler var.
Kadınların liderlik becerilerinin yanı sıra her zaman sizlerle paylaştığım dişil yetkinlik ve erdemleri şu an tam da toplumun her yerinde ihtiyaç olan.
Daha önceki yazılarımda sizlerle paylaştığım şefkat başta olmak üzere; süreç odaklılık, bütünsellik, sezgisellik, işbirliktelikçilik eskinin eril yönetişim tarzını dişil yönetişime getirme için bugünün koşullarında şart. Önce kadınların liderlik rollerinde yollarını açmalarına böylelikle sayılarının artışına ancak beraberinde yetkinliklerini geliştirmelerine ve sonra da kapsayıcılıkla GERÇEK EŞİTLİĞİ hedeflemeliyiz. Ve bunu yaparken de genç kadınlardan yetişkinlere adım adım bir politika izlemeliyiz…
Tam bu noktada en büyük ilk adım DİŞİL FARKINDALIK. Uyanış… Gölgelerden aydınlığa geçiş için içsel güçlenme…
Yani toplumsal cinsiyet eşitsizliğini aşmak için kadın meselesi bakış açısıyla kadınlardan başlamak üzere, hepimizin içindeki dişil öze uyanışı…
Bunun için kalkınma planının içindeki şu maddeler bize ve seninle bu yazıyla paylaştıklarıma ışık tutuyor… Şöyle bir hatırlayalım ve bunlardan hangilerinin kadın meselesi olarak ele alınması ve kadınların bilinçlenmesinin etkisiyle gelişeceğine bir bakalım.
5.maddenin altındaki fıkralar şöyle diyor;
5.5.1. Yerel yönetimler ve ulusal parlamentolardaki kadınların sandalye oranı
5.5.2. Yöneticilik pozisyonlarındaki kadınların oranı *
5.6. Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Konferansı Eylem Programı, Pekin Eylem Platformu ve bunların gözden geçirme konferansları sonucunda ortaya çıkan konferans çıktılarına uygun olarak cinsel sağlık ve üreme sağlığı haklarına evrensel erişimin sağlanması
5.6.1. Gebelik önleyici uygulamaların kullanımı, cinsel ilişkileri ve üreme sağlığına ilişkin kendi bilinçli kararlarını veren 15-49 yaş kadınların oranı*
5.6.2. 15-49 yaş kadınlara cinsel sağlık ve üreme sağlığına ilişkin bilgi ve eğitime erişimi kanun ve yönetmeliklerle garanti eden ülkelerin sayısı
5.a. Kadınların ekonomik kaynaklara ulaşma, toprak ve diğer mülk türlerine sahip olma ve üzerlerinde kontrol kurabilme, finansal hizmetler, miras ve doğal kaynaklara erişimleri gibi konularda ulusal yasalara uygun olarak eşit haklara sahip olmaları için reformlar yapılması
5.a.1. (a) Cinsiyet ayrımında, tarımsal arazi üzerinde mülkiyet veya güvenceli haklara sahip toplam tarımsal nüfus oranı, ve (b) kullanım hakkı ayrımında, tarım arazisi sahipleri veya hak sahipleri arasında kadınların oranı
5.a.2. Toprak sahipliği ve/veya kontrolünde kadınların eşit haklarını garantileyen yasal çerçeveleri olan (örf ve adet hukuku dahil) ülkelerin oranı
5.b. Kadınların güçlenmelerinin ilerletilmesi için özellikle bilgi ve iletişim teknolojileri olmak üzere etkinleştirme teknolojisinin kullanımının geliştirilmesi*
5.b.1. Cinsiyete göre cep telefonu sahibi bireylerin oranı
5.c. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin ilerletilmesi ve kadınların ve kız çocuklarının her düzeyde güçlenmeleri için sağlam politikaların ve yasal olarak uygulanabilir mevzuatların kabul edilmesi ve güçlendirilmesi
5.c.1. Cinsiyet eşitliği ve kadınların güçlendirilmesi için kamu ödenekleri yapan ve izleme sistemleri olan ülkelerin oranının artışı…
Bence yıldızlı olanlar kadınların İÇTEN DIŞA GÜÇLENMELERİNİN önemini vurgularken diğer tümü toplumsal farkındalık ve önceliklendirme ile alınabilecek pek çok eylem planının parçası olarak karşımıza çıkıyor. Yani bir sonraki yazılarımda bulabileceğin alanlar.
Özellikle 5.b.1 -2 maddelerine dikkat çekmek isterim.
Artık genç ya da yaşını almış pek çok hanedeki kadının elinde cep telefonu kullanımının giderek arttığını düşünürsek gelişimsel pek çok faaliyetin dijitalleşme ve mobil aplikasyonlarla, doğru içeriklerle olmasının önemi giderek artıyor. Daha önceki yazılarımda sana bunu FEMTECH başlığı altında anlatmıştım.
Kadın daha fazla teknolojiyle adil ve eşit bir şekilde olabildikçe, dilediği zaman kullanabileceği uygulamalardan faydalanabilme de artışa geçiyor.
Özellikle UNDP Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları; 5. maddeyi 3. madde olan YAŞAM KALİTESİYLE birleştirdiğimizde kadının toplumun her yerinde eşit haklarla ruhsal ve zihinsel özgürlüğü ile iyi yaşama hakkı ortaya çıkıyor.
Yeter ki hem kamusal, hem kurumsal alanlarda kadınların bu konulardaki gelişimini, erişimini destekleyelim.
İçten dışa güçlenen kadınlar toplumun her yerinde alan işgal etmeye başladıkça bu dönüşümü hep birlikte göreceğiz… Dişil erdemlerin yaydığı iyilik halini her yerde hissedeceğiz…
İşte kadın meselesi tarafı kadının öz iradesiyle yaptığı seçimle bu yolculuğa çıkması …