Tunceli Barosu ve İHD suç duyurusunda bulundu. Geçtiğimiz Pazar günü Peri’ye gitmek isteyen ve aralarından Baro ve İHD başkanlarının da yer aldığı heyetin, Dallıbahçe Jandarma Karakolu’nda tutulmasına suç duyurusunda bulunuldu. Suç duyurusunun ardından Seyit Rıza Parkı’nda uygulamanın keyfi ve hukuksuz olduğunu dile getiren bir de basın açıklaması gerçekleştirildi.
Tunceli Baro Başkanı Avukat Fatma Kalsen, İHD Temsilcisi Avukat Barış Yıldırım, siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin de katıldığı açıklamada, jandarma karakolunun tutumu eleştirildi.
Açıklamada konuşan Baro Başkanı Avukat Fatma Kalsen, Nazımiye İlçesi’ne bağlı Aşağı Doluca Köyü’ne gitmek istemelerinin Dallıbahçe jandarma karakolu tarafından hukuk dışı ve keyfi şekilde engellendiğini söyledi.
Avukatlık yasasının kendilerine verdiği görev ve yetkiye dayanarak Aşağı Doluca’da inceleme yapmak istediklerini kaydeden Kalsen, “Ancak Dallıbahçe Jandarma Karakolunda durdurulduk. Bölgeye geçişimize izin verilmeyeceği söylendi. Bölgede operasyon olduğu, savcılığın ve kaymakamlığın bu yönde talimatları olduğu askeri yetkililerce ifade edildi. Ancak daha sonra savcılıkla yaptığımız görüşmelerde kendilerinin böyle bir kararının olmadığını, uygulamanın idareden kaynaklandığını öğrendik. Netice itibariyle biz orada hiçbir yasal dayanak olmadan iki saat durdurulduk. Hukuka aykırı bu durum karşısında hepimiz araçları bırakarak bölgeye yaya gittik ve yöre halkıyla bir araya geldik. Bizlere yönelik bu tavrı buradan bir kez daha kınıyoruz. Jandarma karakolunda maruz kaldığımız bu olaya ilişkin suç duyurusunda da bulunduk” dedi.
İHD Tunceli Temsilcisi Avukat Barış Yıldırım ise; yaptığı açıklamada, Olağanüstü Halin 31 Temmuz 2002 tarihinde kaldırıldığını ancak 9 Eylül günü Nazımiye’de maruz kaldıkları uygulamanın OHAL’i hatırlattığını söyledi.
Karakolun uygulamasını eleştiren Avukat Yıldırım, “Yasal olarak hiçbir yetkisi bulunmamasına rağmen hukuk kurumuna; insan hakları savunucularına serbest dolaşım özgürlüğünü ve çevreyi savunma hakkını sınırlandırması demokratik bir hukuk devletinde tanımlanamaz. Devlet anayasal olarak çevreyi korumakla hükümlüdür. Devletin ifa etmesi gereken görevi ifa ediyoruz vatandaşlar olarak. Çevreyi koruma ve orman yangınlarını araştırma baraj ve HES hukuksuzluğu için orada bulunuyorduk. Devlete karşı çevreyi savunduğumuz bir pratikle karşı karşıyayız. Uluslar arası hukukun, insanlık vicdanının bizlere verdiği hakları sonuna kadar kullanacağız. Orada Dersim toprağı ve suyu ticari bir rant olarak kullanılıyor. Biz yurttaşlar olarak asla geri adım atmayacağız” dedi.
Avukat Yıldırım, Başbakan, İçişleri Bakanı ve mülki idare amirlerini maruz kaldıkları hukuksuzluğa müdahale etmeye çağırdı.
