Tunceli CHP ile ilgili yazdığım iki yazıya il ve ilçe örgütlerinin seçim sonuçlarının oluşumunu halkımız ve CHP üyeleri ile paylaştım. Oluşturulan bu örgütsel yapıların partiyi büyütmeyeceğini partinin halka güven vermeyeceğini, umut vermeyeceğini yazmıştım. Örgütlerin yapılandırılmasının tümden yenilenmesi demokratik bir ortama kavuşturulması gerekli ve zorunludur demiştim. Bu yazılarım için hem halkımızdan hem de üyelerimizden oldukça olumlu tepkiler aldım.
Kişilerin hâkimiyetinde değil, tüm üyelerin hâkimiyetinde, halkına güven veren bir CHP örgütü şekline dönüşmesi gereklidir. Böyle yapılırsa, CHP tüzüğünün 2. maddesinde belirtilen temel ve evrensel ilkelerin uygulanması, gençlere, ilericilere, solculara, sosyal demokratlara ve aydınlara CHP kapılarını açmış olursa CHP iktidar olur.
Bu yazımda ise Ankara'dan onaylanıp Tunceli'ye törenle gönderilen Belediye başkan adayının, temayül yoklaması ile yapılan sözde önseçimde belirlenen belediye meclis üyelerinin ve il genel meclis üyelerinin sıralamasının oluşumunu konu alacağım.
Ankara'dan atanan aday yerel gazetelerdeki açıklamasında " genel başkanımızın isteği ve onayı ile Tunceli'den aday oldum. 30 marttan zaferle çıkacağımıza can-ı gönülden inanıyoruz." demişti. Atanan kişi hangi kriterlerle seçildiğini, CHP'ye ne kadar emek vererek aday gösterildiğini anlamakta güçlük çektik. Çünkü gönderilen aday yaklaşık otuz yıldır Ankara'da yaşıyordu. Tunceli varsa çevresinin büyük çoğunluğu ise hiçbir zaman CHP’ye oy vermiş değillerdir. Gelen adayın ilk işi Ankara'dan genel başkanın onayladığı belediye meclis üyeleri listesine itiraz etmek oldu. "Ben ilkokul, ortaokul mezunları ile çalışmam" diyerek üyelerin takdirine, emeğine de saygı göstermemiştir. Seçim çalışmalarında, gittiği yerlerde vatandaşlarla “önümde ayağa kalkmıyorsun” gibi bahanelerle kavga etmiştir. Sonuçta bir aylık sürede Tunceli'de yaşamış, 30 Martta seçimi kaybedince 1 Nisan'da tekrar Ankara'ya dönmüş, sonrasında Tunceli’de görünmez olmuştur.
Belediye meclis üyelerinin durumuna gelince;
18 şubat 2014 tarihinde yapılan temayül yoklaması sonucunda genel başkanın onayına sunulan 15 kişilik liste “tamamına dokunmamak şartıyla kabulümdür” diyerek genel başkanca onaylanmıştır. Genel başkanca onaylanıp bir alt birime getirilen listede 1-3-5. sıralar kontenjan adaylarına ayrılmış, kadınlara öncelik verilmesi gerekirken, ilk listede 5. sırada olan kadın aday 9. sıraya çekilmiştir. Genel başkanın "kadınlar ve gençler seçilecek sıralamaya konulmalı" talimatına rağmen gençlere ve kadınlara yer verilmemiştir. Sayın genel başkan,talimatlarını yerine getirmeyenlerle ilgili gereğini yapması gerekirken değiştirilen listeyi de kabul etmiştir.
Bu şartlarda gidilen yerel seçim sonuçlarında 15 üyeli belediye meclis üyeliğinin 10’unu HADEP, 5’ini ise CHP almıştır. CHP'den seçilen meclis üyeleri partisel anlamda şimdiye kadar bir birlik ve bütünlük sağlayamamış ve doğru düzgün bir muhalefet çalışması ortaya koyamamıştır. Öyle ki, CHP’nin belediye meclisinde varlığı yokluğu belli değildir. Belediye meclis üyelerini çalıştırmayan, yönlendirmesini bilmeyen bir il örgütüne karşı, genel merkezin genel tavrı da yaşananları destekler niteliktedir.
CHP'li belediye meclis üyeleri seçildikleri günden bugüne kadar muhalefet partisi temsilcileri olarak hangi çalışmaları yapıp kamuoyu ile paylaşmışlardır? İl örgütünün desteğini alabilmişler midir? CHP il ve ilçe örgütlerinin, belediye meclis üyelerinin bütünlüğünün olmadığı bir yapıya yetkililer ne cevap verecek ve açıklama yapacaklardır gibi sorular çoğaltmak mümkün.
Partili bir belediye meclis üyesi arkadaşımız, cesurca 2014 yerel seçimleri, Cumhurbaşkanı seçimleri dönemi ve diğer konularla ilgili genel merkezin ve genel başkanın eylem ve söylemlerini, Tunceli il örgütünün yanlışlarını eleştirmiş ve bu eleştirilerini yerel gazetelerde kamuoyuyla paylaşmıştır. Bu eleştirilere cevap verilmemiştir. Partinin ilgili örgüt birimleri meclis üyesinin bu açıklamalarına cevap vermediklerine göre partili meclis üyesi yazdıklarında haklı çıkmıştır. CHP söyledikleri ile yaptıklarında utarlılık göstermemekte, güvensiz duruma düşmektedir. İl genel meclisi üyelerinin çalışmalarını zaten kamuoyu yeterince bilmektedir. İl yönetimi açıklamalarıyla bu yaşanan sıkıntıları doğrulamış ancak düzeltmek için bir çaba sarf etmemiştir.
Yazılması gereken konulardan biride Nazımiye ilçe belediye başkanıdır. 30 Mart 2014 seçimlerinde CHP belediye başkanı seçilen Cafer Kırmızıçiçek, 24 Mart 2015 tarihinde CHP'den istifa ettiğini açıklamıştır. Açıklamasında CHP’den istifa ettiğini, 7 Haziran’da HDP’yi destekleyeceğini, HDP’nin seçim barajını geçmesi için AKP’nin tek başına iktidar olmaması, HDP’nin halkların bir umudu olacağını bu nedenle de HDP’ye çalışıp oy vereceğini açıklamıştır.
27 Mart 2015 tarihinde Pertek'te yapılan bir toplantıda genel başkana Nazımiye belediye başkanının istifasının sorulması üzerine "bazı bilgiler geliyor, arkadaşlar çalışma yapıyor, siyasetin özgür ortamda yapılmasını, insan hakları ve özgürlüğe önem verilmesini önemsediğini, Tunceli özgürlüğün tadına varan bir kenttir, bir siyasi partinin üzerinde hiçbir baskı olmaması gerekir." açıklamasını yapmıştır.
Genel Başkanın açıklaması üzerine, Cafer Kırmızıçiçek 28 Mart 2015 tarihinde basına "İstifa eden belediye başkanından Kılıçdaroğlu'na cevap" başlığıyla "24.03.2015 tarihinde CHP üyeliğinden istifa ettiğimi ve içinden geçtiğimiz bu dönemde ülkemizdeki demokrasi mücadelesine katkı sunmak ve AKP gericiliğine dur demek için önümüzdeki seçimlerde HDP’yi destekleme kararımı kamuoyuna açıklamıştım. Ancak bu açıklamamdan dolayı kimi çevreler kendi siyasi ikballeri nedeniyle yaptığım bu açıklama üzerinden manipülasyon yaparak bu durumdan siyasi rant devşirmenin çabası içerisindedirler. Tamamen kendi özgür irademle yapmış olduğum bir açıklamadır. Halkımız benim yaptığım açıklama dışında hiçbir şekilde yalan yanlış söylemlere ve haberlere itibar etmemelidir. Verdiğim istifanın ve kamuoyunda geniş yankı uyandıran açıklamamın sonuna kadar arkasındayım." açıklamasını yaptı.
Belediye başkanının Genel başkana yönelik bu ağır eleştirileri hakkında gerek Nazımiye ilçe yönetimi, gerek il yönetimi ve gerekse de genel merkez ne yapmıştır? CHP tüzüğünün 70. maddesine göre disiplinlik suç olan bu davranışın cezası ise partiden ihraçtır. Ancak bu açıklamaları yapan belediye başkanı 29 Aralık 2015 tarihinde yapılan il kongresinde kurultay delegeliğine seçilmiş ve adeta ödüllendirilmiştir. Belediye başkanının " açıklamamın sonuna kadar arkasındayım" sözlerinden sonra hala CHP saflarında siyaset yapması halk arasında ise ciddi bir itibar kaybına neden olmuştur. Önemli olanda halkın değerlendirmesidir.
Partiye üyeliği belli olmayan belediye başkanı ve 2 il genel meclis üyesinin olduğu Nazımiye ilçesinde 1 kasım genel seçimlerinde genel başkanın köyünde CHP 11 oy, HDP 39 oy almıştır. 7 Haziran seçimlerinde ise CHP 458 oy HDP 1585 oy almıştır.
Ancak konunun önemi seçim sonuçları değerlendirildiğinde anlaşılacaktır. Nazımiye'de 1 Kasım genel seçimlerinde, genel başkanın köyünde CHP 11 oy HDP 39 oy almıştır. 7 Haziran seçimlerinde ise CHP 458 oy HDP 1585 oy almıştır. Genel başkanın ilçesindeki bu durumun hesabı hala parti üyesi ise belediye başkanından ve 2 il genel meclisi üyesinde, il ve ilçe örgütlerinden sorulması gerekmez mi?
1 Kasım milletvekilliği genel seçimlerinde Mazgirt’te ise 3 dönemdir ilçe başkanı seçilen kişinin köyünde kayıtlı 50 seçmenden sadece 3 oyu CHP almıştır. 3 Aralık 2015 tarihinde yapılan ilçe kongresinde aynı “başarılı” ilçe başkanı yeniden ilçe başkanlığı ve il kongre delegeliğine seçilerek ödüllendirilmiştir. Diğer ilçelerde de tablo genel olarak aynıdır.
Yukarıda yazdığım yanlışların çözümüne yeni yanlışlıklar yapılarak il örgütüne, genel merkez çare bulmuştur. 30 Ekim 2014 tarihinde il başkanı ve il yönetimi istifa etmiş, 5 Kasım 2014 tarihinde Ankara'dan bir il başkanı ve 6 kişi olağanüstü kongre yapmak üzere atanmıştır. Bu atanan 6 kişiden bir kadın “ben CHP’li değilim kim tarafından, nasıl yazıldığımı bilmiyorum” diyerek görev almamış, atanan il başkanına sorulduğunda “beni neden atadıklarını bilmiyorum, benim önerim ben değildim” şeklinde açıklamalar yaparak bir siyasi parti için çok komik durumlara imza atmışlardır. Bu kişilerin CHP ile ilgileri yoksa Ankara’dan kimler tarafından Tunceli’ye gönderilmişlerdir? Genel merkez yetkilileri bir açıklama yapmak zorundaydılar.
Atanan il başkanı olağanüstü kongre yapması gerekirken kongreyi yapmayarak genel merkezce 13 Aralık 2014 tarihinde görevden alındı, aynı başkanı ve 20 kişilik yönetim kurulunu geçici olarak 17 Aralık 2014 tarihinde tekrar atamıştır. Üyelik haklarımızı aramak için 2 arkadaşımla birlikte CHP il yönetimine dava açtık. Sosyal demokrat duruşumuzu korumak, yapılan haksızlıklara baş eğmemek için attığımız bu adıma karşılık CHP genel merkezi hiçbir tavır sergileyemedi.
Bu il başkanı ve yönetiminin ömrü parti içinde 8 ay oldu. 7 Haziran 2015 seçimlerinde CHP'nin aldığı yenilgi sonrası 2015 yılının Temmuz ayında bu yönetimde görevinden tekrar alınıp yerine Tunceli’den milletvekili aday adayı olan Ali Rıza Güder il başkanı olarak atandı. Bu atamayı “Seni vekil adayı olarak göstermedik ama il başkanı olarak ödüllendiriyoruz” şeklinde değerlendirmek gerekir. Tunceli’de il başkanlığı yapacak parti üyesi avukat, öğretmen, mühendis, STK temsilcileri vs. kimse olmadığından Ankara’dan ithal il başkanları gönderiliyor.
Halk ve üyeler arasında görevden alınan yönetimlerle ilgili şaibeler ve araştırılması gereken bazı iddialar vardır. Bunların araştırılması yapılmamıştır. CHP yönetimi bu vebalin altında kalmıştır. Yükü ağır ve kambur olarak sırtında kalmaktadır. CHP genel merkezide sessiz kalmakla suç ortağı olmaktadır.
Bütün bu yazdıklarımın sonucunda CHP genel merkezi parti tüzük, program ve yönetmeliklerini hiçe sayarak partili üyelerin seçme ve seçilme ve üyelik haklarını kullanmalarını engellemiştir. Partinin temel ve evrensel ilkelerini çiğnemiştir. (Devam Edecek)
