Son günlerde AKP “Alevi Açılımı”nı yine diline doladı...Şimdiye kadar Alevi Açılımı`ndan anladıkları devletin yedek anahtarı haline gelmiş, sisteme entegre olmuş, fotoğraf çektirmeye meraklı sözde Alevi temsilcilerini alıp iftar sofralarına oturtmak ve Alevileri ve kamuoyunu aldatıcı demeçler vermek oldu.Bazı kendini bilmezlerin “Alevi Açılımını” Haramzadelerle iftar açmak olduğunu düşünmesinin karşısında “Haram sofrasında oturmak Alevilere yakışmaz” diyerek Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) AKP'ye ve onların sofrasına oturanlara gerekli cevabı vermişti.Hacı Bektaş'ta “Dersim Modern Kerbeladır” diyerek Alevilik ve Dersim ile ilgili yeni bir dalganın ilk sinyalleri veren Davutoğlu pazar günü Dersim'e gidiyor. Gazeteci Ömer Şahin'in Davutoğlu'nun Dersim ziyareti ile ilgili “Başbakan Davutoğlu açıklayacak: Tunceli ‘Dersim’ Oluyor!” yazısı, Dersim AKP teşkilatının, Tunceli Belediye Eşbaşkanı Mehmet Ali Bul'un açıklamalarına bakılırsa bu Dersim çıkartması yine bir süre gündemi meşgul edeceğe benziyor.Davutoğlu Erdoğan'dan miras aldığı misyonunu Dersim'den CHP'ye ve Kemal Kılıçdaroğlu'na yüklenip, mağduru mağduriyeti ile vurmaya çalışarak yerine getirecek muhtemelen. Dersimlilerin sözde açılımlara ya da yarı özürlere ve ya mağdurları tekrar mağdur edecek sözlere değil, somut adımlara ihtiyacı var. 77 yıldır kayıp yakınlarının akıbetlerini, mezar yerlerini soran Dersimliler için, AKP bu çok önemsediği Dersim ziyaretinde gerçekten yeni belgeler açıklayıp, yeni somut adımlar mı atacak ya da her zaman ki gibi siyaseten suistimal mı edecek, bunu pazar günü hep beraber göreceğiz. Kamuoyunun gözü ve kulağı bu pazar Dersim'de yapılacak olan açıklamalarda olacak.BAYRAM DEĞİL, SEYRAN DEĞİLBu ara gerçekten kafanızı nereye çevirseniz Alevilerle ilgili açıklamalar görüyorsunuz. İnsan düşünüyor ister istemez “Bayram değil, seyran değil, nedir bu öpücükler?”Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez “Alevilerle, birbirimize karşı ikiyüzlü davrandık” dedi. Müslümanların çıkarları doğrultusunda hareket eden, kul hakkı yiyen Diyanetin kendine “ikiyüzlü” demesine itiraz etmeyeceğim fakat yine kendince kurnaz davranan Diyanet Başkanı Görmez Alevilere de “ikiyüzlü” diyerek kendi yarattıkları sorunların faturasını yine Alevilere yıkmaya çalışıyor. Biz bu duruma alışığız ezelden. Sivas'ta katiller mağdur, mağdurlar neredeyse kendi katilleri olmakla suçlandılar. Sivas'ta insan yakan katillerin, 'Ağır tahrik sonucu halk galeyana gelmişti' diyerek avukatlığını yaptılar. Eski Başbakan yeni Cumhurbaşkanı Erdoğan Sivas Katliamı Davası zaman aşımına uğrayınca “Milletimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun. Yıllar yılı içerde olan vatandaş, içlerinde kaçak olanlar vardı” demişti. Sivas ile yüzleşmeyen sizce Dersim ile yüzleşebilir mi?
Alevileri her fırsatta diline dolayan, meydanlarda Alevileri yuhlatan, Cemevi için “Cümbüş Evi” diyen Erdoğan birden bire Alevi dostu olup çıkıyor karşımıza. “Ali'yi sevmek Alevilikse ben dört dörtlük Aleviyim” demeçleri verdikten sonra Cami-Cemevi Projesi'ne karşı olan Ankara Tuzluçayır Mahallesi sakinlerine adeta o ülkenin vatandaşı değil de düşman muamelesi yaparak, üstüne polisini salıp, mahalleyi savaş alanına çevirerek onlarca vatandaşımızı yaralanmasına sebep oluyor.İŞİNE GELDİĞİ GİBİAlevileri şimdiye kadar işine geldiğinde, kendinden gören, işine gelmediği zaman yuhalatan bu zihniyet şimdi “Alevi Açılımı” diyerek yine bir algı operasyonu yapıyor. Şimdiye kadar Alevi açılımından bir fayda görmedik bundan sonrada göreceğimizi sanmıyorum.Bence Alevilerin açılıma da ihtiyacı yok fakat Türkiye'nin bir “Müslüman (Sünni) Açılımı”na ihtiyacı var. Buna en çok bizim değil onların ihtiyacı var, çünkü kul hakkı yiyorlar, yani kendi inançlarına göre günah işliyorlar. Bu yüklerden ve günahlardan kurtulmanın tek yolu ise kul hakkını yememekten ve herkesin doğal hakkını iade etmekten geçer.
Müslümanlar kendi inancından olmayan insanları zorla din dersine sokmak, başka inanca mensup insanların ya da ateistlerin vergileri ile Diyanet İşlerini finanse etmek, kamuda, iş sektöründe, eğitimde ayrımcılık yapmak ve en önemlisi ise bu insanlara karşı nefret, kin ve hatta öldürmeye varan suçları yapmaktan vazgeçerek ve bunu yapan her kim olursa olsun onlara karşı gelerek, kul hakkı yemekten vazgeçerek bir “Müslüman Açılımı” gerçekleştirebilirler.Yazıda Müslüman olmayanları tarif ederken bilinçli olarak “gayrimüslim” kelimesini kullanmıyorum. Nedenine gelince ise Osmanlı'dan kalma, Müslümanların ürettiği ve ölçek birimi gibi kullandıkları, farklı inanç gruplarının müslümanlar üzerinden tanımlandığı, hiyerarşik yapıyı da vurgulayan “gayrimüslim" tanımını ötekileştiren, ayrıştıran, ırkçı ve aşağılayıcı buluyorum.Farklı inanç gruplarının kendilerini tanımlarken bu ifadeyi kullanmaması gerekiyor diye düşünüyorum. “Gayrimeşru”yu da anımsatan bu kelime "gavur" kelimesinin kibarcasıdır.“Gayrimüslüm” diyerek Müslümanlar üzerinden ne olduğumuzu ve ya ne olmadığımızın tarifini yapmak kadar Türkiye Müslümanları'nın sorununu “Alevi Açılımı” diye adlandırıp kendi sorunumuz haline getirmemizi de yanlış buluyorum. Türkiye Müslümanlarının yerine bizim açılmamız ya da her hangi bir sorunu aşmamız gerekmiyor. Bu sorunu onların aşması gerekiyor ama onlar bu sorunları aşmak yerine kendi Alevilerini yaratmak istiyorlar, Alevileri asimile etmekte yine bir devlet sürekliliği gösteriyorlar ve hiç ezber bozmuyorlar.Ortada bir sorun var ve bu sorun “Alevi”, “Hristiyan”, “Ermeni”, “Süryani” gibi birçok sayabileceğimiz diğer inanç gruplarının sorunu değil, yani Alevilerin ve müslüman olmayanların ürettiği bir sorun değil. Bu sorun Müslümanların ürettiği bir sorun, o yüzden “açılım” ile bir kelime yan yana gelecekse o da “Müslüman”lıktır.Aleviler kapalı bir toplum değil. Başka inançlara kapalı, kendini geliştirmeyen ve her gün ülkeyi daha da geriye ve karanlığa sürükleyen, kin ve nefret suçları işleyen Türkiye'deki Müslümanlar ve onların hangi iktidar gelirse gelsin devri daim yapan sünni politikalarıdır değiştirilmesi gereken.Sünni politikaların sonucu gerçekleşen Alevi Katliamları olan Sivas, Maraş, Malatya, Çorum ve Dersim 38 Soykırımı ile ilgili arşivleri açıp, karanlık kalmış yönlerini kamuoyu ile paylaşıp, bu katmerlenmiş acılarla yüzleşebilirler.
Yani illa bir açılım yapacaksanız o zaman Dersim 38 Soykırımı ile ilgili arşivlerini açın, Hacı Bektaşi Veli Dergahı'nı halka açın, Cemevlerine yasal statü verin, Diyanet işlerini kapatıp şimdiye kadar Cami'ye dönüştürülmüş, dergahları, kiliseleri ve diğer inanç merkezlerini asıl sahiplerine teslim edin.Eğer bir açılım yapacaksınız kalbinizi bu toprakların kadim halklarına, inançlarına açın.Eğer illa bir açılım yapacaksınız Alevileri alanlarda yuhalatan Tayyip Erdoğan'a, Dersim Soykırımı'nı öven Onur Öymen'e, Devlet Bahçeli'ye ve insanlık ve nefret suçu işleyenlere cezaevlerinin kapılarını açıp, sonra da bir daha açılmayacak şekilde kapatın!Bence bundan daha güzel bir açılım olamaz...Bu sünni sorununu çözmek sünnilerin işi ve görevidir!Hadi size rast gele!
Deniz Karakaş