Tunceli’nin Pülümür ilçesi, Kırmızıköprü beldesi son yıllarda medya da kendine oldukça geniş bir yer buldu. Bu gelişmeyi sağlayan kişi ise yönetmen Caner Canerik. Üç sene önce İstanbul’daki gazetecilik yaşamını bırakarak köyüne geri dönen Canerik, bu günlerde yeni bir filmiyle tekrar gündemde. Kırmızıköprü’de yaşayan, eşleri ölmüş ancak birlikte yaşamayı sürdüren iki kumanın, Beser Demirtaş ve Fatma Bozkurt’un yaşam hikayelerini “Was” –( ot ) adıyla belgesel haline getirdi.
Film, köylerinden zorla göç ettirilen ve Kırmızıköprü’de 23 senedir hayvancılık yaparak geçimlerini sürdürmeye çalışan iki kadının yaşam mücadelesini aktarıyor. Yeni köylerinde hayvanlarını koyacak küçük bir evden bozma ahır kiralayan Demirtaş ve Bozkurt, hayvanlarının yiyeceği otu koyabilecekleri mekan sıkıntısı yaşarlar. Bunun üzerine otu evlerinin önüne yığarlar. Film, otun evin önüne yığılması ve ardından köydeki ineklerin meydanda buldukları ota saldırmasıyla başlıyor. Sağır ve dilsiz olan Fatma Bozkurt ve sağlık sorunları nedeniyle hareket etmekte zorlanan Beser Demirtaş’ın zaten sıkıntılı olan hayatları, bu saldırıyla birlikte gittikçe zorlaşır. İki yaşlı kadın, tüm işlerini bırakıp sabahtan gecenin bir yarısına kadar ot başında nöbet tutmaya başlarlar.
Biz de, Tunceli Halkın Sesi gazetesi olarak Yönetmen Caner Canerik ile yeni belgesel filmini ve yaşlı kadınların hayat mücadelesini konuştuk.
Tunceli Halkın Sesi : Sizi gazeteci olarak tanıyorduk. Belgesel Sinema alanına niçin geçtiniz.
Caner Canerik : Belgesel sinema alanında hem görsel, hem düşünsel kendizi daha özgür bir şekilde ortaya koyabiliyorsunuz. Bununla birlikte Dersim’de son 30 Yıl içerisinde yaşanan büyük göç ve ardından oluşan kültürel deformasyon bende var olan kültürün kayıt edilmesi ve kaybolmasının önüne geçilmesi için bir şeyler yapılması kaygısı oluşturdu. Bu iki etmen birleşince 2008 Yılından itibaren belgesel sinema alanında serbest olarak çalışmaya başladım.
Tunceli Halkın Sesi : Belgesellerinizi genellikle Tunceli’de ve özel olarak da Kırmızıköprü’de çekiyorsunuz. Özel bir sebebi var mı ?
Caner Canerik : Çok özel olarak bir sebebi yok. Bununla birlikte kendi köyüm olması, insanlarla diyalogun daha kolay kurulabilmesi ve yaşamlarının içerisine girdiğim an, yabancılık hissetmemeleri, var olan hayatlarını kayda almam bakımından avantaj sağlıyor. Elbette ki, Dersim’de çok büyük bir kültürel miras var ve bunun izlerini Kırmızıköprü’de de görmek mümkün. Sanırım ek olarak şunu da söylemeliyim, belgesel sinema Türkiye’de çok yeni ve ekonomik geri dönüşümü sıfıra yakın. Kendi evim olması ekonomik olarak da beni rahatlatıyor. Elbet temel unsur materyal sıkıntısının hiç olmaması ve aynı köy içerisinden özgün bir çok farklı hikayeyi yakalayabiliyor olmamdır.
Tunceli Halkın Sesi : Peki Was belgeselinizden bahsedecek olursak. Tunceli gibi politik atmosferin çok sıcak olduğu bölgede, niçin böyle sıradan bir hikaye çektiniz ?
Caner Canerik : Evet politik atmosfer çok yoğun. Bir çok olgu da bu hareketli ortamın içerisinde kaybolup gidiyor. Bu belgeselin politik olmadığını iddia edemeyiz. Yaşamın kendisi politik zaten. Was, üst politikayla şekillendirilen toplum yaşantısının, tabandaki yansımasını aktarıyor. 90’lı yıllardaki çatışmalı süreç ve ardından köylerin boşaltılması, göç eden insanların öylece ortada bırakılması ve verdikleri yaşam mücadelesi. Was yani ot hayatın içerisinde çok önemli bir yeri olmayan bir metadır. Ucuz ve bol bulunur. Ancak, yaşanılan olaylar insanları bir bağ ota muhtaç hale getirdi. Yoğun politik atmosfer içerisinde pek dikkat çekmeyecek olsa da, bu günü anlatan en iyi örnek olarak düşünüyorum.
Tunceli Halkın Sesi : Belgesele konu insanların yaşantıları gerçekten o kadar zorlu mu ?
Caner Canerik : Pülümür aslında ekonomik olarak Dersim’in diğer ilçelerine göre daha iyi şartlara sahip. Sosyal dayanışma, devlet yardımı gibi unsurlar iyi kötü insanların idare etmesini sağlıyor. Ancak bu insanların rahat ettiği ve hak ettikleri yaşam standartında yaşadıkları anlamına gelmiyor. Barınacak bir evleri var ama o evlerin içlerini sadece içerisine girenler görür. Çok basit bir örnek verecek olursak, bu insanlar kaç yaşında, hangi şartlarda olursa olsun sürekli çalışmak ve üretmek zorundalar. Zincirin bir günlüğüne kopartılması dahi büyük bir yıkımı beraberinde getiriyor. Meyve ve sebze tüketimleri, et tüketimleri yok denecek kadar az. Gerçekten zorlu koşullarda yaşıyorlar.
Tunceli Halkın Sesi : Sizin de belgesel çekimlerinizde ekonomik sıkıntı yaşadığınızı biliyoruz. Finansmanı nasıl sağlıyorsunuz ?
Caner Canerik : Günlük yaşamın içerisinden hikayeler görüntülediğim için set kurma, oyuncu ücreti gibi bir gider yok. Devrim Kılıç’ın kullanmam için bir süreliğine verdiği – süre geçmiş olmasına rağmen hala iade et-e-mediğim – yarı profesyonel kamera büyük kolaylık sağlıyor. Tüm filmlerimi tek başına çekip, tek başına montajladığım için de yarı şaka olarak şunu söylüyorum. Bir film çekebilmem için non-thorak ( Ekmek – çökelek ) ve özgürlük yetiyor. Elbet Was filminin çekim sürecinde başta ailem olmak üzere halkımızın desteği de oldu. Murat Coşkun, Kazım Doğan, Özen Canerik ve Metin Solmaz ekonomik destek sağladı. Nebahat Bektaş ise filmin kaset giderini karşıladı. Hepsine şahsınızda teşekkür ediyorum.
Tunceli Halkın Sesi : Daha önce de benzer çalışmalarınız olmuştu. Tepkiler, eleştiriler nasıl oldu ?
Caner Canerik : İlk olarak göç sonrası Dersim’deki yaşamın zorluklarını anlatan Pırdesur adlı belgeseli çektim. Kış mevsiminde, il nüfusunun önemli bir bölümünün terk-i diyar ettiği süreçte çektiğim filme Dersimli arkadaşların ilk tepkileri olumsuz oldu. Sıradan insanların hayatlarının rast gele çekilmiş olduğu eleştirileri geldi. Ancak, ne yaptığımı gayet iyi biliyordum. Ki, Türkiye’nin uluslar arası özelliği olan 14 film festivaline kabul edildi ve gösterildi. Yeni bir alanda, özgün bir çalışma olduğu bir anlamda teyit edilmiş oldu.
Tunceli Halkın Sesi : Bu filmin ardından ne tür projeleriniz olacak ?
Caner Canerik : Yine Dersim’de bir belgesel planlıyorum. Çekimlerine bir süre önce başlamıştım fakat Was nedeniyle ara vermiştim. Dağlarda gezen ve politik olmayan son eşkiyanın , Laze Qeme Beze olarak tanınan insanın belgeselini tamamlamayı planlıyorum.
Tunceli Halkın Sesi : Teşekkür ediyor ve başarılar diliyoruz.
Caner Canerik : Bende teşekkür ediyorum İsmail bey, iyi günler diliyorum.
Röportaj: İsmail YOLERİ