Birer birer göçüp gidiyorlar bu dünyadan. O akıldan çıkmaz katliam ve zulmün mağdurları. O Dersim katliamın son tanıklarından Bego amcaydı. Bedri Polat. 94 yaşında içindeki dert deryası ve kara mezarlıklarla göçüp gitti bu dünyadan.
Annesi ve üç kardeşini onun gözlerinin önünde katletmişlerdi. Anlattıklarına göre kendisi de o zaman dokuz yaşındaymış ve öldü diye tutup Harçik ırmağına fırlatmışlar. Bego amcanın bazı parmakları yoktu. Ateş ederlerken kopmuş.
Dokuz yaşında kendisine ateş edildiğinde kopan parmakları değildi asıl sızısı. O derin acıyı hiç unutamadı ki. Onlarca derin travmadan bir örnekti o. Yarası hiç kabuk bağlamadı kurtulduğu ve suyun kıyısına çıktığı o günden beri.
Nasıl kapansın ki o yara? Öyle bir yara ki suya anlatsan yanar ateşe anlatsan yağar. O tarihten bu yana ne ölüler mezar gördü ne sağlar huzura erdi. Bego amca suyun sırtında sürüklenmiş bir çocuktu gözyaşları Harçik ırmağına karışmış. Ölüler artığı bir ömür ile bata çıka kıyıya varmış, dokuzunda kendisine kurşun sıkılmış bir çocuktu.
Kendisine neden kurşun sıkıldığını anlayamamış ve hiç anlamadan da bu dünyadan göçüp gitti. Bıyıklarının ucuna sürülmüş barut kokusu ile dalıp giderdi makineli seslerine karışmış çığlıklara. Yaşayanlar ölüsüydü.
Öldü diye bacağından tutulup ırmağa fırlatılmış o küçük çocuktu hep. Hep orada o kurşun seslerinde kaldı ruhu ve bilinci. O kefensiz ölülerde. Geride kendisine ağıt yakılacak kimsesi bırakılmamış o ölülerde kaldı aklı ve ruhu. O yüzden bu hayatın içine sığamadı bir türlü. Unutamadı sebepsiz yarasının kapanmak bilmez kederini.
Öylece göçüp gitti bu dünyadan. Hep şu sözleri mırıldandı yaşarken "Hep bizden aldılar." Evet, hep almışlardı. En son da annesi ve üç kardeşi ile birlikte yaşama duygusunu almışlardı Bego amcadan. O yüzden hiç bir zaman kurtulduğuna sevinemedi. Ve insandan alacaklı nice ömürler ile göçüp gitti bu dünyadan.