Üçkardeş olarak dünyaya gelmişlerdi. Anneleri babaları ta Nil’den gelmişlerdi. Yüksek evlerinde Anneleri babaları onları yalnız bırakmamış. Hep kanatları altında tutmuşlardı. Başlarını havaya dikip ağızlarını açarak annelerinin, babalarının nöbetleşe getirip ağızlarına kustukları yiyeceklerle besleniyorlardı. Başlarını yuvadan çıkarıp dışarıları seyrediyorlardı. Uçacakları günü sabırsızlıkla bekliyorlardı.
Yuvadan başlarını çıkarırken, küçük halleri ile onları ancak görebilmiş olan RONYA, onların büyüyüp büyümediğini hep merak ederdi. Hafta sonu onları görmeye gidecektik. Arya’nın yanında kalan babaannesini alarak gidecektik. Yolda önünde bayrağı dalgalanan araba Ronya’nın dikkatini çekmiş olacak ki ‘Bak; büyük baba yine aynı bayraklı araba.’ dedi. Bayraklı araba Belediye Başkanımızın arabasıydı. Geçen hafta Kışla meydanındaki çay bahçesinde halkla beraberdi. Ronyayla birlikte orda görmüştük. Bir Belediye Başkanının yapması gerekeni yapıyordu. Halkı esnafı yerinde mekânında dinliyordu. Bu ona sorunların çözümün de kolaylık sağlayacaktı.
***
Yavrular, uçuş denemeleri yapacak kadar büyümüşlerdi. Ronya, onları anne ve babalarından ayırmaktan zorlandı. Onları yavru bebek halleriyle daha çok sevimli bulmuş olacak ki. ‘Bunlar leylek olmuş büyük baba.’ dedi.
Bütün gün kelebekleri kovalayan, çevremize toplanan kedilere yiyecek veren Ronya, çok istediği halde kaplumbağa görüp sevemedi.
***
Dönüş yolunda baraj gölüne yansıyan ışıklarla gecenin manzarası çok güzeldi. Baraj canavarı gecenin sessizliğinde adeta pusuya yatmıştı. Sıcakların artması ile şehrin içlerine kadar uzanan baraj canavarı daha tehlikeli olmaya başlamıştı. GÖZ GÖRE GÖRE GELEN TEHLİKE diye yazmıştım. Henüz arıtma tesisi devreye girmediğinden göle akan kanalizasyon atıkları gölü göz göre göre gelen bir tehlikeye dönüştürmüştü. Giderek çekilen gölün üstü kirli kalın tortu tabakası ile sivrisineklerin adeta üreme merkezi olmuştu. Kokuyordu. Göl kanalizasyon atıkları ile mikrop barındıran bir bataklığa döndüğü halde benim uyarıma, görevli kuruluşları göreve çağırmama rağmen, hala mikrop yuvası bataklığın kenarında, gün boyu balık avlanıyordu. Hiç bir sorumlu kuruluş uyarımı dikkate almamış olacak ki, toplumsal bir tehlikeyi önlemek için üstlerine düşen sorumluluğu yerine getirmemişlerdi. Bataklıktaki mikroplar yalnız balık avlayanlar için tehlike değildi, her gün bir mikrobun ortaya çıkıp insanlığı tehdit ettiği günümüz dünyasında hepimiz için tehlikeydi. Günümüzün kurum ve kuruluşları, halkın gözü kulağı olan basını, televizyon kanalı olmayan ilimizdeki sorunları dile getiren yerel basını, Sorumlu bir anlayışla sürekli izlemelidirler. Belediye sivrisinekler üreyip şehre yayılmadan, şehri istila etmeden ilaçlamaya başlamalıdır. Bir kez daha görevli kuruluşları, uyarıyor. Göreve çağırıyorum.
***
Mevsimle birlikte şehrimizde yoğunluk arttı. Daha önceleri de bu köşede dikkat çekmiştim. Trafik kurallarını ihlal edenlere artık göz yumulmamalıdır. Herkesin kurallara uyması sağlanmalıdır. Yolun sağında durması gereken aracın yolun kendisi için yasak olan yolun soluna geçip park etmesine izin verilmemelidir. Alışveriş yapması mazeret sayılmamalı. Keyfiliğe izin verilmemelidir. En çok ihlal edilen kurallardan biri olan şehrin içinde sürat yapanlara da asla izin verilmemelidir.
***
Şehrin imarı için uygulamaya konulan 18 diye tanımlanan imar uygulaması bir an önce bitmelidir. Duran inşaat sektörü, kiralık ev bulmayı ortadan kaldırmıştır. Günde yüzlerce insan öğrenci, memur, yeni evlenenler kiralık ev aramak için kapı kapı gezmektedirler. Bu günkü öğrenci mevcudunun yerleşim sorununu çözemeyen Tunceli, her yıl giderek artan öğrenci mevcuduna kalacak yer sorununu bu gidişle nasıl çözecektir? Tunceli ekonomisine büyük katkı hareketlilik sağlayan öğrencilere, evlerini kiraya vermemek Tunceli’ye yapılmış kötülüktür. Evlerini kiraya verenler, öncelikle onları tercih etmelidirler. Bu Tuncelili olmanın sorumluluğudur. Onların eğitimlerini bırakıp gitmelerine izin verilmemelidir.
***
İlk torun sevgisini bana tattıran DİLAN, annesi, babası, teyzesi ASUMAN HOCA ile Büyük Annesine, Büyük Babasına geldi. Güzel olan Tunceli onlarla daha çok güzel oldu.
Yavrular büyümüştü. Yuvanın etrafında uçuş denemeleri yapıyorlardı. Uçmayı öğrendikten sonra onlarda tıpkı anneleri babaları gibi kışı geçirmek için anneleriyle, babaları ile birlikte uçarak ta uzaklara NİL’e gidecekler. Karlar eriyip bahar geldiğinde, yeni bir eşle yeni bir aile olarak doğdukları topraklara yeniden döneceklerdir.
RONYA, yeni doğacak yavruları tekrar merak edecektir.