İlk "kutsal" kitap Tevrat İbranice olarak Hz. Musa'ya yazdırılmıştır. Zebur'un, Hz. Davut'a İbranice olarak indiği rivayet edilmektedir İncil ise Hz. İsa'ya ve yine dili İbranicedir ve Hz. İsa aracılığıyla geldiği genel kabul görmektedir. Tarihi ise bilindiği gibi milattır (İncil'in Hz. İsa'dan 180 yıl sonra geldiği genel kabul görmüştür). Kuranı Kerim Hz. Muhammed'e Arapça indirilmiştir. Ancak Kuran'da yoğun olarak İbranice'nin yanı sıra Farsça, Süryanice, Yunanca, Kıptice kelimelerin olduğundan bahsediliyor. Kuran 610 - 632 yılları arasında, Hz. Muhammed'e yaklaşık 23 yılda parça parça olarak indirildiği söylenmektedir. Yani kutsal kitapların en eski tarihi olsa olsa İbranicenin bulunduğu günün ertesi günü demektir.
Yazının ilk olarak Sümerler tarafından M.Ö. 3500'lü yıllarda bulunduğu biliniyor. Bu tarihi M.Ö. 4000 yılına dayandıranlarda var. Ben cömertliğimi kullanarak günümüze en uzak olan tarihi (M.Ö. 4000) kabul ediyorum. Sümerler elbette bizim yaptığımız gibi yazıyı kâğıt üzerine kalemle yazmadılar. Kayaların üzerine atılan çentikten yola çıktılar. O çentik bütün alfabelerin atası olmayı başardı. Dolayısı ile bütün diller alfabelerini Sümerlere borçludur. Peki Tanrın/Allahın alfabesi hangi alfabedir?
İslamiyete göre insanlık tarihi M.Ö. 4850 yılında Adem’in yeryüzünde görülmesiyle başlıyor. Gören muhtemelen tanrıdır, değilse başka canlılardır. Bu tarihe M.S.'da dahil edersek 6856 yıl olur. Onu gören her kimse bu bilgiyi 6856 sonrasına taşımayı başarmış demektir. Yani Adem'den bu yana Ademoğlu 6856 yıldır hüküm sürüyor. Fakat sorun şu ki, bilim insanları, modern insanı Güney Fransa’da bulunan fosillere dayanarak 90.000 yıl öncesine dayandırıyor.İsansıların tarihi ise 130.000 yıl öncesine kadar uzanıyor. Tanrının yapabileceklerine bakarsak kullarını ne zaman yeryüzüne gönderdiğini bilmemesine imkân yok. Öyle ise Güney Fransa’da bulunan fosiller neyin nesi? Adem öncesi ne vardı? Tanrı o sıralarda ne ile meşguldü? Yeryüzünde tanrının gözünden kaçmayı başarıp yaşanlar kimlerdi? Birileri vardı ve onlar kimlerdi, biz mi, siz mi yoksa onlar mı? Bilemiyoruz. Hoş, tanrı bilmiyorsa biz nerden bilelim…
Bu durumda, ya birileri insanlığa ait gerçek bilgiyi binyıllar boyunca elinde tutarak gerçekleri gizliyor, yada tanrı kitaplar aracılığı ile insanlığı çıkışı olmayan bir labirent içinde tutuyor. Şayet bilinen en eski kitap İbrani diline dayanıyorsa bu tarih her halükarda Sümer dilinden eski değil demektir. Sümerler alfabeyi M.Ö. 3500 - 4000 yılında bulduklarına göre ilk kutsal kitabın yukarıdaki tarihlerden önce indirilmiş olması olanaksız! Demek ki tanrı Tevrat için İbranicenin bulunmasını bekledi? M.Ö. 3300 yılları. Neden üç kitap İbrani dilinde indi? Demek ki basit bir hesapla Tanrının alfabesinin İbranice olduğunu söyleme -en azından ima etme- hakkına sahibiz. İnsandan bir türlü kopamayan ekonominin, daha somut hali ile paranın bulunması M.Ö. 2900’lü yıllardır. Birbirlerine ne kadar da yakın! Kim neyi yönetiyor acaba? Tanrı neden kitap ihtiyacını ticaretin başladığı zamanlara denk getirdi? Bu ticaretin sahibi kim?
Yeryüzüne indiği söylenen tanrı elçileri; 124 bin peygamberin nerdeyse tamamı neden ticaretin hükümranları? Eğer tanrı kullarının nasıl yaşamaları gerektiği konusunda bu kadar hassas idiyse neden ilk kitap için 2852 yıl bekledi? Önceki yıllarda yaşayan insanları neden önemsemedi? Adem öncesi 80 bin yıl boyunca uyuyor olamazdı! Öyleyse neredeydi? ilk kitaptan önce insan "suç" işlemiyor muydu? O günkü vaziyet için böyle bir müdahaleye gerek duydu ise bugün durum daha vahim değil mi? Eğer daha kötü bir halde ise bu bir başarısızlık değil midir? Bu bir başarısızlıksa tanrının başarısız bir imge olduğunu, onun yarattığı toplumsal yaşamın lağvedilmesi gerekmez mi? Yeryüzü insanları dinler savaşında (tanrı-allah yolunda) kaç milyar üyesini kaybetti? Gelinen noktada kayıplar artarak devam etmekteyken, tanrı neyle meşgul? Bu kadar din savaşını ben çıkarmadığıma göre savaş çıkarıcılarına söyleyecek sözlerime sayılsın sayın müşterek "tanrı" tarafından.
Günümüzde hala teknolojiyle hiçbir şekilde buluşmamış, metal kullanmayan, yazı yazmayan dolayısıyla da okuyamayan 70’in üzerinde kabile var. Bu bilinen rakam! Hiçbir ulusa dahil olmayan kutsal kitaplardan bihaber “kullar…” Tanrı unuttu mu dersiniz bu kullarını yoksa orasını cehennem olarak mı ilan etmiştir? O kabilelerin insanlarına dört kitabı da verseniz acaba hangi kutsal kitaba inanırlardı? Tanrı o insanlara hangi kitabıyla gider dersiniz? Son olan mı? İlk olan mı? Belki de onların bir kitaba ihtiyacı yoktur (umarım bu kötülüğü yapan biri olmaz) kitap ve toprak metaforunu hatırlayın lütfen.
Belki de her şey bir soyutlanmadan ibarettir. Yazı soyut ise tanrı da yazıdan başka bir işaret vermeyi başaramamış ise o halde tanrı da soyuttur. Bu soyutlanmayı başaranlar kullanmayı da başardılar.
Yazanı, çizeni, düşüneni katleden akıl benim değil, tanrının aklıdır.