Avrupa Dersim Federasyonu 4. kongresinde yönetime seçilen Bahar Uzun ile söyleşiyi Dersimnews Avrupa yaptı, 1984 Almanya doğumlu olan Uzun, Bochum Üniversitesi işletme ekonomisi bölümü mezunu.
FDG SÖYLEŞİLERİ-1
1984 Almanya doğumlusunuz, izin verirseniz şöyle bir soru ile başlamak istiyorum. Avrupa Dersim Federasyonun yaptığı kongrenin delegesiydiniz ve sonra da yönetime aday oldunuz ve yüksek bir oyla seçildiniz. sizi Dersim meselesiyle alakadar eden ne, burada doğmuşsunuz, Dersim sizin için ne ifade ediyor?
Evet, burada doğup büyüdüm, ama biz burada da Dersimliydik, annem, babam, amcalarım bana hep Dersim’i anlatırlardı, oranın özlemiyle büyüdüm. Bugün benim için sadece yazları ziyaret edebileceğim, güzel doğasıyla ve insanlarıyla bilinen bir yer değil Dersim. Dersim benim ailem, orası benim cennetim. Bu cenneti cehenneme çevirmeye çalışıyorlar. Beni rahatsız ediyor bu durum, Dersim yok olursa ben de yok olurum, öyle hissediyorum. Sonradan üzülenlerden olmak istemiyorum, bunun için girdim.
Dersim’i kaç yaşında gördünüz?
ilk ziyaretlere dair aklımda hiç bir görüntü yok, fotoğraflar filan var oradan bakınca birşeyler hatırlamaya çalışıyorum.
İkinci gidişiniz ne zaman oldu?
On üç yaşlarımda gittim. Çok askeri kontrol vardı, her yer askerdi, burada yetişiyorsunuz, bu kadar asker görmek size tuhaf geliyor, ama buna rağmen ben çok heyecanlıydım, gitmek, sarılmak istiyordum o toprağa.
Korkmadınız mı, heyecanlıyım dediniz demek ki Dersim’i size anlatıyordu anne ve babanız?
Anne babamdan duyuyordum, tabii ki burada hiç öyle birşey görmediğim için tuhafıma gidiyordu. Ama dediğim gibi, ben onları görmüyordum bile.
Neden görmüyordun?
Çok heyecanlıydım, oraya gidiyorsun, doğayı insanı aileni görüyorsun o tür şeyler daha önemli..
Nasıl bir evde büyüdün, kaç kardeşiniz?
Üç kardeşiz, tipik bir Alman işçi evleri, üç oda bir salon.
Aileniz Dersim’i nasıl anlatıyorlar size?
Aslında pek konu olmuyordu, benim ailem politik kökenliydi, öncelikleri farklıydı.
Buna rağmen siz Dersim Fedarasyonu çalışmasında yer aldınız, sizi buna iten gerekçeleri öğrenmek istiyorum?
Avrupa’da sanıldığından daha derin bir kimlik çatışması var, bir tarafta Türkler var, diğer tarafta Müslümanlar, Almanlar, kendi arayışım başladı, sürekli Dersim’e ve Alevilik inancına dair bir şeyler okuyordum. Bu arayışa ailenizi de dahil ediyorsunuz. Onlara sorular soruyorsunuz.
Anladığım kadarıyla siz tamamen insani bir duruşla buradasınız, ama Dersim politik bir yer, her insanın politik bir fikri var, FDG’de bunun izleri var sanırım. Bu politik kimlikler sizi korkutmuyor mu?
Babamdan dolayı politikadan hiç uzak kalmadım, ben de politik anlamda yaklaşıyordum Dersim’e. Siyaset Dersim’in rengidir. Çatışmalı bir politik kültür var, insanı rahatsız eden o.
Bu kadar politika ile uğraşan insanları nasıl bir arada tutmayı düşünüyorsunuz?
Aslında Dersim artık bu değil, sizin dediğiniz yaşlı insanlar, beni gençler ilgilendiriyor. Benim çevrem çok farklı bakıyor meselelere. O kongrede de ben patladım artık, yeter dedim ve aday oldum.
Nasıl bir hayal kuruyorsunuz, Dersim ile ilgili neler yapacaksınız?
Yapılan şeyler var, ben daha çok gençleri buna dahil etmek istiyorum. Birlik olmak, daha büyük işler yapmak istiyoruz.
Bunu buradaki partilerde de yapabilirsiniz, sol partiler var, sosyal demokratlar?
Biz burada derin kimlik sorunları yaşıyoruz, Türk kültürü alıyorsun çevrende, ağır İslami kültür var. Burada Hitler katliamı var, kabul edilmiş okullarda katliam nedir biliriz. Türkiye’de inkar ediliyor. Nenemin ve dedemin hayat öyküsünün tercümanı olmak istiyorum.
Peki, kongrede ne hoşunuza gitti, sizi etkileyen bir şeyler de olmalı sanırım?
Pozitif şeylerle başlayayım, ben aday olmayı düşünmüyordum, oraya gidince o sıcak ortamı o samimiyeti görünce insan kendini kaptırıyor. İkincisi yaş ortalaması ellinin üzerinde. Daha yaşlıları saymazsak, hepsinin bir politik geçmişi var, tepki alıyorlar, yerimde otururken dedim bunlarla olmuyor, yeni yüzler, yeni renkler olursa FDG’nin yaptığı çalışmalar anlamlanır. Bir de kongrede acılarını paylaştılar, çok güzeldi, şarkılar söylediler, ağladılar. Ben çok etkilendim.
Dersim Sözlü Tarih Projesi var, büyük bir arşiv var elinizde ve pek çok yönetmen ve araştırmacı yararlanamıyoruz diye tepkili, ne yapmayı düşünüyorsunuz?
Biz bazı politikacı ve milletvekilleri ile görüştük, yani sohbet ettik, yardımcı olacaklarını söylediler bize. Onları arşivleyip kamuoyununu hizmetine açacağız, Türkiye’de nasıl olur bilmem ama Avrupa ayağını yapmayı düşünüyoruz. Üniversitelere filan sunacağız bu bilgileri.
İnanç olarak kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
İnançlı olmak gerekmiyor, ben kültürel olarak meseleye bakıyorum. Dersimin inancı bir kültürel yaşam biçimi.
Kültürel farkı ne?
Her şey daha doğal ve ben bunu tek başına dinsel bir motiv olarak görmüyorum, sizi rahatsız etmiyor insanların inanış biçimi, biz gençler ise yeni yeni bu kültürle tanışıyoruz, FDG bize Dersimi, Dersim olarak anlattı. Daha da iyi olacak diye düşünüyorum.
Söyleşi: Onur Cem Nikbay