İlimize atanan her yeni Vali’yi hemen herkes merak eder. Yakın diyalog içinde olacak biz basın mensupları da yeni atanan Sayın Valimizi merak ettik. Tanışmak ‘Hayırlı olsun.’ demek için randevu istedik. Yoğunluğuna rağmen bizi bekletmeden kabul etti.
Özel kalemde görüşmek için beklerken, Yeni Valimizin bütün misafirlerini ayırmaksızın kapıya kadar güler yüzle uğurlaması, geldikleri için teşekkür etmesi hatta kapıyı kendisinin açması dikkatimizi çeken önemli bir ayrıntı olmuştu.
Genç valilerimizden biri olmalıydı. Onun içinde yoğunluğuna rağmen yorgun değildi. Sürekli kurumlardan brifing alarak ilin sorunlarını tespit etmeye çalışıyormuş.
Kısa sürede ilimiz hakkında güzel izlenimler edinmiş. Biz makamında otururken, yakın bir dostu arkadaşı olacak biriyle telefonla görüştü. Görüştüğü gittiği ili Tunceli’yi sormuş olacak ki; ilimizi doğası sosyal kültürel yapısı ile övgülerle anlattı. Telefondakine ısrarla gelip görmesini misafiri olmasını istedi. İlimizin nüfusu az bir il olmasına rağmen ülke çapında büyük iller kadar sayılı bir il olduğunu ifade etmeme içtenlikle katılarak ‘Tunceli’de görev yapmak övgüye değer bir görevdir.’ dedi.
Geldiğinin birkaç gün sonrası eşorfmanlarını giyip tanınmayacak tebdirli bir kıyafetle ardında koruma ordusu olmadan şehri gezen yeni Valimiz, oturduğu lokantada ısmarladığı yemeğini yerken sokaktaki sosyal yaşamı izlemiş. Şehrin çağdaş sosyal kültürel yüzü Yeni Valimizde güzel olumlu izlenimler bırakmış.
Bu şehre bu halka hizmet için görevlendirildiğini, geldiğini ifade eden Yeni Valimiz, ‘ilin sorunlarını hep birlikte el ele vererek çözüm arayacağız. Birlikte çözeceğiz diyordu.
Yeni Valimizin atanması, Genel bir kanı olan devlet sosyal kültürel farklılığı olan illere o farklılıkları karşılayacak deneyime birikime sahip yöneticileri özellikle seçip göndermektedir diyenleri haklı çıkaracak atamamalardan biri olmalıdır.
Umarız bunu iddia edenlerin iddiası boşa çıkmaz. Yeni Valimiz onlardan biri olur.
Valilik özel kaleminde oturur iken 30 Ağustos ZAFER Bayram resepsiyonuna davet edildiğimize dair davetiyeler verildi. Açıp okuyan gazeteci arkadaşım, ‘ne yazık ki ben gelemeyeceğim. dedi. ‘Nedir niye gelmiyorsun?’ dedim. 30 Ağustosta verilecek bayram resepsiyona davet edilmişiz. Davetiyede ‘siyah takım elbise ile gelinmesi şartı koyulmuş. yazılmış. Benimde siyah takım elbisem yok. Alacak param da yok. Onun için gelemeyeceğim.’ dedi.
Onun gibi bende şaşkındım.
‘Hala’ dedim.
Fikri TAŞ