Dersim Yenigün Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Fidan Demir 2019 yılındaki kadın cinayetleri ve kadınların yaşadığı sorunlarla ilgili yazılı basın açıklaması yaptı. 2019 yılının ilk 11 ayında 430 kadının öldürüldüğüne ve kadınların yaşam ile ölüm arasında bir çizgide yaşamak zorunda kaldığını belirten Demir, 2019 yılında örnek kadın mücadelelerin olduğunu ve bunun örgütlü bir hale gelmesi gerektiğini söyledi.
Açıklamanın tamamı şöyle:
"2020 YILINDA BU DİRENCİ ORGANİZE BİR DİRENİŞE ÇEVİRELİM!
2019 yılında kadınların gündeminin baş sırasına kadın cinayetleri yerleşti. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun verilerine göre yılın ilk 11 ayında 430 kadın öldürüldü. Kadınların evlerine molotof atarak, 17 saat işkence ederek, ‘bakımsızsın’ diyerek öldüresiye dövüp hastanelik ederek, sokak ortasında boğazlarını keserek, çocuklarının gözleri önünde, kezzapla, eritilmiş naylonla, kaynar suyla yakarak, 25 bıçak darbesi vurarak, bedenlerini parça parça ayırıp kentin dört bir yanına bırakarak işlenen cinayetler şiddetin artık nasıl bir vahşete dönüştüğünün göstergeleri oldu.
Bu şiddet ve cinayet olaylarının ağırlıklı olarak boşanma/ayrılma süreçlerinde yaşandığını gördük. Yargının bu süreçlerde kadınların yeni bir yaşam kurmaya dönük her çabasını erkeklerin cinayet işlemesine bir “tahrik” gerekçesi ilan ettiğini, katillerin iyi hal indirimleriyle cezalarının kuşa çevrildiğini izledik. Kadınları her ne pahasına olursa olsun “evlilik içinde tutmak” için devlet-yargı-kolluk faillerle el ele vererek kadınların başka bir yaşam kurma çabasının önüne ceberutça geçti, bunun bir devlet politikası olduğu alenen ortaya çıktı. Üstüne, 2019 yılında özellikle İstanbul Sözleşmesi’ne, 6284 Sayılı Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Yasasına, nafaka hakkına dönük örgütlü saldırıya iktidar tarafından kol kanat gerilmesinin yarattığı gerilim, kadınların yaşamla ölüm arasında giderek incelen çizgide bir hayat sürmek zorunda bırakılmasında çok etkili oldu.
Maalesef kadın katliamları ve taciz olaylarına şehrimizde de daha sık rastlar olduk. Uzun bir süre sosyal medya ve basında, haberlerde, Munzur Üniversitesinde görevli bir memur hakkında, kamu görevlilerinin öğrenciler ile not, para vb. şeyler karşılığında yakınlaşmasına aracılık ettiğine dair ciddi iddialar yer aldı. Bu iddialara ilişkin soruşturma başlatıldığı söylense de soruşturmaya yönelik atılan hiçbir adım ne biz kadın örgütleri ile ne de kamuoyu ile paylaşılmadan kapatıldı. Yine ilimizde maalesef gerek yasal mercilere yansıyan gerekse oralara dahi yansımadan kapatılan taciz, şiddet ve tecavüz olayları artmış durumda.
Kadınlar 2019’u kriz ve işsizlik kaygısıyla işyerinde ve evde daha çok şiddetle karşı karşıya kalarak, daha ağır ve kötü koşullarda çalışarak, evin yükü giderek ağırlaşırken olmayanı yetirme çabasıyla daha çok yorularak geçirdi. Şehrimizde de, tekstil atölyeleri Dersimli kadınlar için bir sömürü cehennemi. Devlet teşviklerinden yararlanarak açılan, işçilerin büyük bir kısmını İŞKUR üzerinden çalıştıran, işçi maliyetlerinin ciddi kısmını da bu teşviklerle karşılayan sömürü atölyeleri, ünlü markalara ürettikleri malların kârlarından çok cüzi miktarını kadın emeğine ayırarak, kadınları belli bir süre çalıştırdıktan sonra bir kısmını tazminatsız işten çıkarmaktadırlar. Emeğimizin böylesine yok sayılmasını, sömürülmeyi, yok sayılmayı reddediyoruz. Eşitsizliğin, şiddetin, sömürünün, ayrımcılığın olmadığı, kadınların özgürce yaşamlarını sürdürdüğü bir gelecek mümkün ve bu gelecek kadınların örgütlü ellerinin üzerinde yükselecektir.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen 2019’un kadınlara umut olan yan yana geldiğimizde gücümüzü gösteren yönleri de oldu. Bu durumun en önemli dayanak noktası da yıl boyunca kadınların bir araya gelmekten, sokağı zorlamaktan vazgeçmemesi. 2019’da 8 Mart ve 25 Kasım etkinliklerinin neredeyse tüm illerde, ilçelerde, mahallelerde yaygın bir biçimde gerçekleşmesi, tüm dünyayı kasıp kavuran “Las Tesis” dansının en çok kentte yapıldığı ülkenin Türkiye oluşu boşuna değil. 2019 bize bir kere daha gösterdi; tüm saldırılar karşısında kadınlar haklarını ve hayatlarını savunmak için mücadele ediyor. Bu, maddi temelleri olan tarihsel bir olgu ve geri çevrilemez. Ama bu gündelik mücadele, hayatta kalma çabası henüz örgütlülüğe dönüşmüş değil. Sorumluluğumuzun büyük olduğu kısım burası: Kadınların canları pahasına gösterdikleri gündelik direnci organize bir direnişe çevirmek... 2020 bu çabanın somutlandığı bir yıl olsun!"