• BIST 9549.89
  • Altın 3005.985
  • Dolar 34.5383
  • Euro 35.9979
  • İstanbul 4 °C
  • Ankara 3 °C
  • Tunceli 10 °C

Yola düşen karanlık belgeseli: 1980 sonrası Dersim

Yola düşen karanlık belgeseli: 1980 sonrası Dersim
Araştırmacı Yazar Mesut Özcan, hazırladığı ‘Yola Düşen Karanlık Belgeseli’ne dair PİRHA’ya konuştu.

Özcan, 1980’den sonra Dersim’de Aleviler üzerinde asimilasyon politikalarını anlatan belgeselin, Aleviler için çok önemli bir kaynak olduğunu belirtti. 

Yol’a Düşen Karanlık‘ belgeseli 4 Mayıs günü CAN TV’de başladı. 6 bölümden oluşacak olan belgesel, 12 Eylül Darbesi’nden sonra Dersim’de Aleviliğe yönelik asimilasyon politikalarını anlatıyor.

Belgeselin hazırlayanı olan araştırmacı-yazar Mesut Özcan, konuya ilişkin PİRHA’ya konuştu.

Özcan, “Belgeselin adını özellikle ‘Yola Düşen Karanlık’ koyduk. Çünkü yol Aleviler için kutsaldır. Yol onların Hakk’a, hakikate ulaşmasının aracıdır ve her Alevi bu yola bağlıdır ve bu yola bağlı olarak doğar. Bu yolun kurallarına uymak zorundadır. Bu yolun kuralına uymayan Aleviler, zaten Alevi toplumu tarafından dışlanır ve düşkün ilan edilir. Bunun böyle de bir yaptırımı vardır. Bu çok ağır bir yaptırımdır. Toplumdan dışlanma aileden dışlanma… Dolayısıyla Yola Düşen Karanlık dedik belgeselin adına. Zaten Dersimliler de kendi inançlarına Kırmançca Reya Hak derler. Bu şu demektir Hakkın yolu, hakikatin yolu demektir. Bütün Dersimlilerde bunu duyarsınız, Reya Hak. İnancını böyle tarif ederler ve bazen de şöyle derler Reya ma derler, bizim yolumuz. Bu çok önemlidir, bu çok değerli bir isimlendirmedir. Dolayısıyla onların yol derken aslında bütün inancını itikadını hayatı algılama biçimini yaşama biçimini belirleyendir” ifadeleriyle belgeselin isminin anlam kazandığını anlatıyor.

1980’den sonra özellikle Dersim Alevilerini bu yoldan koparma, bu yoldan çıkarma çabaları olduğunu belirten Özcan, belgeselde buna dair birçok verinin ortaya çıkacağını da belirtiyor.

 

VALİ KENAN GÜVEN: CAMİ YOK KİMSE SİZİN NE OLDUĞUNUZ BİLMEYECEK

Özcan, belgesele dair şunları aktardı:

“Dönemin Valisi Kenan Güven, Dersime ilk geldiğinde burada bir boşluk var diyor bunların kim olduğu belli değil burada cami yok mescit yok biri şuradan geçse sizin ne olduğunuzu bilmeyecek diyor. Fakat ondan çok daha sonra bir üniversite kuruluyor buraya ve bir üniversitenin rektörün neredeyse aynı şeyi söylüyor. Buradaki Aleviler boşluktadır diyor. Düşünebiliyor musunuz?

 

TURGUT ÖZAL: ALLAH’IN İPİNE SARILMAZSANIZ SONUNUZ ÇOK KÖTÜ OLUR

Turgut Özal 1983 ve 84’de Dersim’e geliyor. Dersim’de Palavra Meydanı’na topladığı insanlara şunu söylüyor; Allah’ın ipine sarılın; sarılmazsanız sonunuz çok kötü olur. Ondan bir süre sonra Diyanet İşleri başkanı yıllar sonra Dersim’e geliyor, Dersim cemevini ziyaret ediyor ve Allah’ın ipine sarılın diyor. Allah’ın ipine sarılmaktan söz ediyor. Bu şudur, sanki burada yaşayan insanlar Allahsız bunların bir inancı yok bunları belirsiz.

 

“BELGESEL, ALEVİLER İÇİN KAYNAKTIR”

İzleyiciler aslında 1980’den günümüze değin bu genel olarak bütün Aleviler için de geçerli da özellikle Dersim ve Dersimde Alevilere karşı izlenen politikaları görecekler. Bu dönemin tanıklarına, bu dönemin belgelerine belgeselde yer verdik. Şöyle de bakmak lazım ;4 Mayıs’ta kaybettiklerimizi yitirdiklerimizi, katledilenleri anıyoruz. 1930’lu yıllardaki raporlarda da Dersim’in bu Alevi Kızılbaş kimliğine vurgu yapılıyor. Ne diyor mesela bir raporla diyor ki; Yavuz’un gazabı olmasaydı bugün Türkiye’mizde bir Sünni’ye tesadüf edilemezdi. Yavuz’un garezi kime karşıydı. Sünniler dışındakilere karşıydı. Kim vardı Sünniler dışında, Aleviler vardı. Alevilere karşıydı bu garezi. Demek ki o dönemden gelen hatta daha öncesinden işte Abdülhamit döneminden gelen bir politika bu ve bunu biz son dönemini belgesele taşıdık. Umarım Aleviler bu konuda ilgi gösterirler. Aleviler için bir kaynak bir belge olur bu belgesel.”

 

“DİYANET EŞİTLİĞİ SAĞLAMIYOR AMA BURADA CEMEVİNE GELİYOR”

Günümüzdeki asimilasyon politikalarına dikkat çeken Özcan, “Örneğin Diyanet İşleri başkanı her fırsatta özellikle Tunceli Cemevine gelir, cemevinde ağırlanır. Fakat Aleviler yıllar önce cemevlerinin kendi ibadet merkezi kendi ibadethaneleri olduğunu söylemesine karşın bu tanınmadı. Alevilerin ibadet merkezi olarak kabul edilmesini istediklerini cemevi cümbüş hane olarak adlandırıldı. Aleviler buna karşın Diyanet’in eşit davranmadığını, Diyanet’in aslında Alevi yurttaşlardan vergi aldığını fakat Alevilerin ibadet yerlerini tanımadığından dolayı Diyanet’in kapatılmasını istediler ama Diyanet kapatılmadı. Diyanet inançlar arasında eşitliği de sağlayamadı ama gelin görün ki Diyanet İşleri Başkanı çıkıyor Dersim’deki cemevine geliyor ve burada Allah’ın ipine sarılmasını öneriyor Alevilere. Dolayısıyla bunların hepsi aslında izlenen Alevi politikalarının sonucu” dedi.

 

“TORUNLARIMIZ BİZDEN NE DEVRALACAK?”

Özcan, sözlerine şöyle devam etti:

” Yola Düşen Karanlık belgeseli ile biz Dersimde 37-38 Tertelesi kadar önemli bir konuyu gündeme getiriyoruz. Bir insanı, bir toplumu inancından koparırsanız o toplumun hayat bağını kesersiniz. Çünkü toplumun inancı o toplumun her şeyi demek. 37 de 38 de insanlarımız katledildi, yakıldı, dipçiklendi, uçurumlardan atıldı ama onların torunları bugün o inanca bağlı kalarak, onlardan kalan inancı devralarak bugüne kadar getirdi. Ama bizim torunlarımız gelecekte bizden ne devralacak.

 

“TANIKLAR, GÖTÜRÜLEN ÇOCUKLAR KONUŞMAK İSTEMİYOR”

İnancımızı kaybettiğimiz zaman neyimiz kalacak ve biz geleceğe ne bırakacağız? Yola Düşen Karanlık belgeseli o bakımdan bence Dersim için 37-38 kadar üzerinde durulması gereken bir konu. Ne yazık ki bugüne kadar bu konu üzerinde kimse durmadı. Aslında birçok insan bu konuyu biliyordu fakat anlatmadılar, dillendirmedi. İlginçtir 37-38 olaylarını yaşlılara sorduğunuz zaman anlatmazlar, korkarlar. O dönemi de yani Yola Düşen Karanlık belgeselinin o konuyu anlatan belgesele dair bizim o dönemi anlatan insanlara ulaştığımızda diyelim ki ‘işte Kur’an kurslarına gittiniz ne yaptınız ya da kimler gönderildi orada nelerle karşılaştınız?’ diye sorduğumuzda kimse konuşmuyor, konuşmak istemiyor. O dönemin tanıkları çoğunlukla konuşmak istemiyor.”

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 1971-2023 Dersim Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 (428) 212 10 16 | Faks : 0 (428) 212 10 16 | Haber Scripti: CM Bilişim