"Erkeklik doğuştan bir hastalıktır" cümlesi Lilith dudaklarından dökülür. Aslında erkeklik Pnar Selek'in 'Sürüne sürüne erkek olmak' kitabında anlattığı gibi sürüne sürüne öğrenilen, hayat boyu devam eden yaşlandığınıldığında da geçmeyen bir hastalıktır.
11 yıl aradan sonra Ezel Akay filmi seyredecektik. Tayfun Türkili'nin 9 canlı oyunundan uyarlandı.
Filmle ilgili tüm yazarlar ağız birliği etmişçesine olumsuz eleştirilerde bulununca filmi bu nedenle erken izledim. Herkesin sevdiği meselelerden uzak durmak ya da herkesin sevmediğini merak etmek gibi muhalif hastalığım var.
Leyla (Demet Akbağ) ve Adem'in (Haluk Bilginer) yıllardır mutlu giden bir evliliği vardır. Ancak bir süre sonra evlilikleri bir çıkmaza girer. Bunu çözmek için de bir evlilik terapisti olan Nergis'e (Elçin Sangu) giderler. Nergis ile Adem birliktedir. Ancak evlenmeleri için, Adem bir türlü Leyla'dan boşanamaz ve onu defalarca öldürme girişiminde bulunur.
Robert McKee’nin güzel bir sözü var, “İnsanlar kimliklerini başkalarının yaratıları üzerinden inşa ediyor artık. İyicil bir bakış açısı gerekiyor filme bakarken yoksa metrobüs, twitter, facebook ve otopark kavgalarından öteye gidemeyen bir hal alıyor yorumlar.." Bu nedenle filmi 5 dakika izledim sıkıldım, mahvoldum gibi tanımlamalar var filmle ilgili yorumlarda. Hayatınızda sıkıldığınız ancak söyleyemediğiniz o kadar çok alan varken bir filmden bu kadar sıkılıp 5 dakika da bırakmanın anlamına irdelemek gerekir.
Žižek de pandemiye ilişkin son makalesinde “üçüncü dalga bir akıl hastalığı dalgası olacak” diye buyuruyor. Salgının getirdiği yoğun “hayatsızlık” içinde filmlerin, dizilerin yarattığı bu duygu fırtınalarını bir parça da bu açıdan değerlendirmek lazım galiba.
Filmi sevdim, güldüm. Güzel bir kadın erkek eleştirisi, mitolojik kavramlarla süslenmiş.
"Hareketlerin çok yüksek ses çıkarıyor, ne dediğini duyamıyorum." Nergis karakteri başka konularda düşünemiyorum, kendimle ilgili düşünmem lazım diyerek çağımızın ilişki biçimlerine gönderme yapmaktadır.
Filmin sanat yönetmen Naz Erayda yan yana gelmesi zor renkler kullanılıyor filmde.
LiİLİTH, Yahudi mitolojisinde, erken Babil kaynaklarında geliştirilen bir fantezi kahramanıdır ve ölümsüz Leyla karakteri olarak filmde karşımıza çıkıyor: Lilith, yani Adem’le aynı çamurdan yaratılan ilk kadın. Adem’le birlikte olmayı reddeden kadın.. Lilith dişi bir iblis, cinsel açıdan ahlaksız ve erkek egemen toplumun dayattığı normlara isyan eden bir karakter olarak anlatılarda yer alıyor." Eşitlik için inatlaştığı bu savaşta Tanrı'nın bir lütfu olarak bahşedilen cennet bahçelerinden ve ona verilen sıcak yuvadan kaçtığı için Lilith artık dışlananlardan kabul edilir ve Kızıl Deniz de bulunan İblisler ve İblisler'in kralı ile birlikte olur.
ZEUS, mitolojideki en önemli erkektir ve tanrıdır. Tüm tanrılar ve ölümlüler hikayelerini onun etrafında yaşarlar. Tanrıların tanrısı, tanrıların ve insanların babasıdır. Ölümlü ölümsüz birçok sevgilisi olmuştur. Tanrılar içinde kadınlara en düşkün olanı Zeus’tur. Zeus,tasvirlerinde,güçlü bir vücuda sahiptir; olgun bir adam görünüşündedir. Bir elinde asa ve bir elinde yıldırım tutar. Kutsal hayvanı kartal,kutsal bitkisi meşedir. Bu nedenle,kimi zaman alnında meşe yapraklarından yapılmış bir taç vardır.
9 kere Leyla'da Zeus'u elinde asası ve omzunda kartalı, isyancı da olsa isyanlarından yorulmuş Lilthleri bir meşe ormanında gördüm.
Siz onlara inanmayın izleyin filmi.